Yüreği Açlara Gelsin


Maddi doyuma karşın manevi açlığın zirve yaptığı bir çağdayız.

Yaşamak için yeme devri nihayet buldu. Artık yemek için yaşar olduk. En büyük zevkimiz, midemizi doldurmak. En büyük kavgamız "ekmek parası" kazanmak. 

Ekmek parasını kazanma derdi ile hemhal olurken, ekseriyetle mecburen, beynimizi de olur olmaz bilgilerle dolduruyoruz. Lgs, Öss,Ygs, Kpss derken bir çok engeli aşıp finish'e ulaşmak adına zihnimizi ciddi manada obeziteye maruz bırakıyoruz. Abur cubur bilgilerle beslediğimiz kafamız genel itibari ile "şişme" şikayetinden muzdarip. 

Şişirilmiş beyinler ve midelere sahip bizler, en büyük açlığı kalbinde yaşıyoruz. Bir yudum maneviyat için sefil bir dilenci gibi dolaşıyor, olmayacak kapılarda olmayacak insanlara el açıyoruz. Bu manevi açlık suistimalleri de beraberinde getiriyor. Çoğu zaman yalancı şeyhler ve müritler sebebiyle haddi aşıyoruz.

Sevmenin günah olduğu, temiz yüreklilerin saftirik sayıldığı, iyi niyetin enayilik görüldüğü, şeytanlığın ise alkışlandığı bir zamanda yaşıyoruz. Madde alemini elinin tersi ile itenleri, paranın kölesi olmayı reddedenleri, inançları uğruna can verenleri, bizim gibi olmayan manevi erleri "deli" telakki ediyoruz. Delilik ile velilik arasındaki ince çizgiden her defasında kırmızıda geçiyoruz.

Bugün bundan yirmi yıl evvel izlediğim Tgrt'nin evliya dizilerini izlesem, komedi dizisi izliyor gibi hissederim diye korkuyorum. Ve üzülüyorum. Özlüyorum. İnsan olduğumuz zamanları özlüyorum. 

Açlıktan ölüyorum. Yürek doygunluğu istiyorum. Sadece yürek doygunluğu...

Selametle.

Yorumlar

Popüler Yayınlar