Hakikat Yolcusu

İyi Nedir?

Kim belirliyor?

Zıddı Var Mı?

Farklı İyiler Var Mı?


İyi yerine "doğru" kavramı üzerinden yürümek daha doğru olacak sanki. Sıratı Müstakim yani doğru yol hangisi? Bunu belirleme hakkı kime ait? Herkes kendisini bu yol üzerine görüyorsa ne olacak?


Yıllarca "oku" emrini kavli ayetler üzerinden anlayıp onları okumaya odaklanmış biri olarak asıl okuma eyleminin kevni ayetlerle alakalı olduğunu şimdiki yaşımda fark ediyorum. Okumak bir takım harflerin yanana dizilmiş hallerini anlayıp kavramakla hiç alakalı değilmiş meğer. Yunus'un sarı çiçekle konuşması, dertli dolabın derdine ortak olması, Süleyman'ın karıncanın sesini duyması, Davud'un kuşları, Arif'in sadık dost olarak kara toprağı seçmesi okuma eyleminin üst düzey bir noktadan ele alınmış nadide örnekleriymiş. Allah'ın gönderdiği bir kitap var evet. Kainat kitabı. Baktığın zerreden kürreye her şey Allah diyor. Ve ekliyor "beni oku." Okumak istiyorsan buradayım. Ve yine doğru okuma eylemini gerçekleştirmek için de iki hediye ile doğuyor insan, akıl ve vicdan. Yukarıdaki soruların hepsinin cevabı bu iki hediyeyi doğru kullanarak bulunabiliyor. Bir yol gösterici, rehber aranıyorsa bunlardan daha güzelini göremiyorum. Elbette burada ortak akıl ve sağlam vicdandan bahsediyorum. Yoksa vicdansız ve hasta düşünceler bu kategorinin dışında. Gazali'nin 6. His diye tanımladığı "sezgi" tam olarak bu ikisinin karışımı sonucu insanda oluşan kanaat halidir zannımca. Ve en sağlam bilgiye de bu 6. hisle ulaşılabileceği düşüncesindeyim. İnsan yanlış görebilir, yanlış duyabilir fakat yanlış hissedemiyor. Eğer mutmain olamıyorsa, duyduğu, gördüğü ve hatta yaşadığı şeyler ondaki şüpheleri yok edemiyorsa son noktada bu 6. Hissi doyuramıyorsa bir sıkıntı var demektir. Elbette bunlar benim zannım. İspata muhtaç durumlar. Fakat böyle hissediyorum ve sadece hislerimi dile döküyorum.

Bana göre tek doğru var, ahlaklı bir hayat yaşamak. (Neye göre kime göre ahlaklı? Ölçüt ne?) Ölçüt ortak vicdan ve akıl. Hani İslami çerçeveden bakınca "ümmetim yanlış üzerine birleşmez" hadisini buna örnek verebiliriz. Bence bütün insanlar aynı yanlışı doğru kabul edemez. Akıllı ve vicdanlı bir çoğunluğa göre yanlış, gerçekte de yanlıştır. Ve yine doğru da doğrudur. Ama burada elbette önceden öğretilen bilgiler dışarıda bırakılarak objektif bir pencereden bakılmalı. Doğuştan gelen dini, kültürel ve coğrafi etkilerle verilen kararlar, sıkıntılı olabilir.

Gel gelelim, herkesin doğrusu aynı olmayabilirse ne olacak meselesine. O zaman kim haklı olacak? Nasrettin Hoca'nın hikayesi ile örnek verecek olursak. "Sen de haklısın" "sen de haklısın" tarzı bir durum söz konusu olacak. Herkes kendine göre doğru diğerine göre yanlış sayılacak. Eğer birbirlerinin doğruları ile bir dertleri yoksa mesele de yoktur. Ama "benim doğrum daha doğru" diyorsa biri diğerine ve üzerinde zorbalık uyguluyorsa burada sıkıntı çıkacaktır. İşte bu kısımda da "irade" kavramı ortaya çıkıyor. Eğer Tanrı kullarına akıl ve  vicdanla beraber bir de seçebilme yetisi vermişse bırakalım kendi doğrusunu kendisi seçsin. Sorumluluğunu da kendisi alsın. İnsanoğlunun bu dünyadaki en şanslı ama bir o kadar da bahtsız varlık olduğu kanaatindeyim. Kuşların dahi insanlardan daha özgür olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Herkesin birbiri üzerinde ideolojik, siyasi, dini yahut kültürel hegemonya uyguladığı bir dünyada mahalle baskısı sebebiyle zincire vurulmuş gibi hisseden binlerce insan var. Açık açık konuşmaktan korkan. Yalnızlaştırılacağına emin olan. Sıradan ya da sürüden olmak zorunda kalan binlerce insan..

Nihayetinde temiz niyetle yola çıkmış ve hakikat yolcusu olmaya yemin etmiş her kulun, hiç olmazsa gayreti için mükafatlandırılacağı kanaatindeyim. Hani bir matematik sınavında öğrencinin sonuca ulaşmak için doğru işlemleri uygulayıp yanlış sonuca ulaşması karşısında hocasının izlediği yol için bile puan vermiş olması gibi. İşlem doğru cevap yanlış. Hoca diyor ki en azından verdiği gayreti ödüllendirelim. Benim kendi adıma tek umudum bu. Hakikati bulmak adına çok çabaladım, hala çabalamaya devam ediyorum. Eğer yanlış bir sonuca vardıysam da Yaratıcıdan özür diliyorum. Elimden bu kadarı geldi, geliyor. 

Bu yazımı bir yorum üzerine yazıyorum. Yorumunuzu çok kıymetli buluyorum. İçimi dökmeme yardımcı olduğunuz için ve fikirlerime değer verip okuyup, yorum yaptığınız için ayrıca teşekkür ediyorum. İyi Ki varsınız.




Yorumlar

Popüler Yayınlar