Matematik İle Bitmeyen İmtihanımız


İlkokul yıllarında hemen hemen herkesin en sevdiği ders matematiktir. Çünkü matematik oyun oynamak gibidir. Bulmaca çözmek gibi. Matematik eğlencelidir. Komşudan onluk alırsın, Ali ile Ayşe'nin yaşları ile toplar cebindeki bilyelerin sayısı kadarını çıkarıp yeniden komşuya verirsin. Bu alışveriş esnasında katettiğin yolu iki ile çarpar aynı anda akan üç farklı musluktan havuzu önce dolduran suyun hacmine bölersin. Matematik böyledir işte. Böyle "manyak" bir derstir.

Ortaokul yıllarında sayıların yerini alfabemizde dahi yer almayan harfler alınca işin rengi değişir. Bu X, nereden çıktı şimdi dersin. Sorular sorun olmaya başladığı an Y'nin Allah belasını versin..

Lise sıralarında yazar olmaya karar verirsin. Edebiyat candır. Biz elmayı seviyoruz diye elmanın da bizi sevmesi gerekmez zira. Artık sayılar yerini mis kokulu çiçeklere bırakmıştır. Demet demet çiçeklere.. Gerekirse atımızın terkisine atlar çağları aşarız, gerekirse felsefenin dipsiz kuyularında aklımızı şaşarız ama huzurluyuzdur. Pisagor'un üçgenine sıkışıp kalmak yerine onun engin felsefesine dalmayı bir borç bilmişizdir.

Ygs, Öss, Öys adı her neyse nice sınavlar aşmış nihayetinde sözel temelli bir fakülteye ulaşmışızdır. Hayatımızda artık hesaplar değil kitaplar vardır. Fakat ne yazık ki Matematik bir lanettir ve hiç bir zaman peşimizi bırakmayacaktır.

Kpss belasını da kıt matematiğimiz ile atlatmış ve artık tamamen kurtulduk demişken kabusun daha yeni başladığını nereden bilebilirdik ki siz ve ben. Meğer öğretmenler de kendi içlerinde ikiye ayrılıyorlarmış. Matematikçiler ve diğerleri..

Eğitim fakültesinde aldığımız ölçme değerlendirme derslerinin tamamını köşeye atıp yeni kriterler yaratmamız gerekiyormuş meğer.  Aslında kriterler değil tek kriter. Verdiğimiz not Matematik notundan daha düşük olamazmış! Bir çocuk matematiği yapabiliyorsa bütün dersleri başarabilirmiş!! Bak bak bak.. Ey Matematik, eeey dünyanın en önemli şeyi. Sen neymişsin be.. Sen ne menem şeymişsin böyle.

Matematiğe olan aşkım zamanla yalnızca sevgiye dönüşmüş, seviyeli ilişkimizi uzun süre korumayı başarabilmiştim. Fakat öğretmen olduktan sonra matematikten nefret etmeye başladım. Evet o artık yalnız öğrencilerin değil "matematik öğretmeni" olmayan bütün öğretmenlerin de en azılı düşmanı.

Haftada altı ders iki de kurs olmak kaydı ile sekiz saat anlatılarak yalnızca 40 dakikaya sıkıştırılan bir dersle aynı kefeye konulan Matematik, şişirilmiş notları ile diğer derslerin gıdım üstüne çıkınca sorgu sual melekleri ahiret sorgusunu başlatırlar. Neden derler. Neden Matematikten 70 alan öğrenci falanca dersten 69 almış. Böyle bir şey olmazmış. Olamazmış.

Bir günde iki sınav yapılacaksa önce matematik yapılmalıymış. Matematik dersinin saati yetersiz ise matematik sınavı diğer derslerde olmalıymış. Öğrenci başka bir derste matematik sorusu çözebilmeliymiş. Sayısalcılar akıllı, sözelciler biraz geriymiş. Halt etmişsiniz siz. Ve sizin anlamsız düşünceleriniz.

Madem öyle kaldırın bütün dersleri yalnızca Matematik kalsın. Memleketi, müzik, sanat, spor, din, tarih, coğrafya, kültür, ahlak yoksunu ama kafasından 20 haneli sayıları çarpıp, üçgenin iç açılarının toplamına ekleyerek 70 milyona eşit sayıda pay edebilen insancıklar doldursun. Zira dünyayı onlar kurtaracak.

Selametle!!!



Yorumlar

Popüler Yayınlar