Din İstismarı Karşısında Kurban Edilen Biz


İnsanlık tarihi boyunca en çok istismara uğrayan kavram "din" olsa gerektir. Yine insanlık tarafından en çok suçlanan varlıklar da "nefis" "şeytan" ve "cin" olsa gerektir.

İlahiyat fakültesinde okurken bir çok farklı açıdan din kavramının tanımlandığını fark ettim. Dinlere göre "din", toplumlara göre "din", bireylere göre "din", felsefi açıdan "din" siyasi açıdan "din", tarihi bir kavram olarak "din" ve daha fazlası. En genel ifadesi ile dinin "insanların dünya ve ahirette mutluluklarını amaçlayan ilahi kanunlar bütünü" olduğunu öğrendim.

Bunca tanım arasında beni en etkileyen din kavramı psikolojik açıdan ele alınan şekliydi. Psikolojik olarak dünyada ne kadar insan varsa o kadar din vardı aslında. Herkes aynı dine inandığını iddia etse de herkesin inandığı şey birbirinden çok farklıydı. Dinin içerisindeki inanç ögeleri, ritüeller, dini mekan ve semboller herkeste farklı anlamlar ifade ediyordu. Örneğin bir insan tanrının merhametini öne çıkarırken, diğeri hiddetinden korkuyordu. İnsanlar aynı özden yaratılmış olsalar dahi yaşadıkları coğrafya, zaman, toplum, ekonomik durum gibi bir çok iç ve dış etken insanın dine bakışını değiştiriyordu.

İlimin ve bilimin ulaşamadığı yerlerde din üzerinde "gizil güçlerin" hakimiyeti baskınlaşıyor, modern dünyaya adım attıkça bu gizil güçler yerlerini "sebep-sonuç" ilişkilerine bırakıyordu. Bazen iki durumda da aşırılığa gidilebiliyordu. Çoğu zaman akılla çözülemeyen her şeyi gizil güçlerin yaptığına inanmak da sıkıntı doğurabiliyordu bütün bunları topyekün reddetmek de. Sırf bu sebeplerden ötürü bir çok insanın inancı kötü niyetli başka insanların elinde oyuncak edilebiliyor, istismara uğratılıyordu.

Bundan yıllar yıllar evvel "Alamut Kalesi" romanını okudum. Kitap beni oldukça etkilemişti ve elimden bırakamıyordum. Bu kitap tarihi karakterleri içine alan gerçek bir hikaye üzerine kurgulanmıştı. Hasan Sabbah'la tanışma serüvenim böyle gerçekleşti. İnsanların dini duygularını ilk kez sömüren o değildi, son da olmayacaktı. Fakat onun böyle bir şeyi nasıl yaptığını okuyunca havsalam almıyor, bunun mümkün olabileceğine inanmak istemiyordum. Yine fakültede okuduğum dönemlerde bir çok dini tarikat, cemaat ve oluşumu tanıdım. Yalnızca İslam dinine ait olanları değil elbette, dünya üzerindeki bir çok dinle alakalı hatta dinsizlikle alakalı tarih boyunca gelip geçmiş binlerce insanın hikayesine şahit oldum. Okuduklarım ufkumu genişletti. Soru sormaya başladım. "Acaba mı" dedim çoğu zaman. Kendi imanımı, inancımı sorguladım.

Dünya üzerinde milyarlarca insan inançları ya da ideolojileri uğruna bir çok fedakarlık yaparak bir yaşam biçimi oluşturuyorlar. İnandıkları şey için mallarından, evlatlarından hatta canlarından dahi olabiliyorlar. Hapsedilen, işkence edilen, sürgüne gönderilen, genç yaşta toprağa girenler dahi olabiliyor. İşte "iman" gibi bu denli güçlü bir olgu karşısında duran "diğer"  her şey, yeri geldiğinde insana sadece boş söz ve safsata geliyor. 

İnancımız sağlam ve doğru ise ne mutlu bize. Fakat ya yanlış bir yoldaysak? Bir gün birileri gelip "sen yanlış yapıyorsun" derse? Ne mi oluyor? Gördüğüm kadarıyla ilk aşama "inkar" oluyor. Hiç kimse her şeyini feda ettiği bir "hakikatin" sadece kocaman bir "yalan" olduğuna inanmak istemiyor. Önce onu uyandıranlara düşman kesiliyor. Kendine olan öfkesini, üzgünlüğünü, hayal kırıklığını böyle yansıtıyor. Aksi durumda kendinden vazgeçmesi gerekiyor ki bu zor olanı. Ve çok az insan bunu başarabiliyor.

Yakın tarihte toplum olarak yaşadığımız o büyük ve acı olay bu gerçekliğin hiç değişmediğini ve hiç bir zaman değişmeyeceğini bana bir kez daha göstermişti. Bugün ülke gündemine oturan bir başka olay da yine aynı düşünceleri beynimde harekete geçirdi. 

İnanmak dünyanın en özel ve en harika olayı iken dozajını doğru ayarlayamaz veya neye inanacağımızı gerçekten bulamazsak dünyanın en tehlikeli silahı oluyor ve ardından önce bizi, sonra da tüm insanlığı vuruyor.

Neye inanacağımızı bulmak! Anahtar kelime bu.

Allah, sırat-ı müstakim üzerine olmamızı nasip etsin. 
Allah insanlığı kandıranları kahretsin. 
Bizi de kananlardan ya da kandıranlardan eylemesin.

Selametle.

Yorumlar

  1. Siteyi yeni fark ettim ve hoşuma gitti, takibe aldım...Benim siteye de beklerim...Selam ve Dua ile...

    www.insanadavet.blogspot.com

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar