Yaş Otuz Beş

Bugün sizlerle bir 35 yaş yazısı paylaşma niyetindeyim.

Haftaya bugün yolu yarılayacağım. Bilmiyorum nedendir, bu yaşa ayrı bir ehemmiyet veriyor, gereğinden fazla anlamlar yüklüyorum. Sanki bir dönüm noktasındaymışım gibi. Bir çağı kapatıp yeni bir çağ açacakmışım gibi. Bambaşka bir insan olacakmışım gibi. 

Son bir kaç senedir, içimde bir yerlerde gizlediğim, pamuklara sarıp sakladığım, dışarı çıkarmaktan korktuğum yahut çekindiğim "beni" nihayet özgür bırakma alıştırmaları yaptığım doğrudur. Bir nevi ön hazırlık çalışması diyebiliriz buna. Etrafımdan çok kez değiştiğime dair geri bildirimler aldım. Hatta uzun süredir irtibatı kopardığım insanlar beni gördüklerinde bu ayırımı daha rahat fark ediyor ve dile getiriyor oldular. Evet ben çok değiştim. Lakin bu daha fragman.. Film daha yeni başlıyor :)

35 yaş bir dönüm noktası. Eski beni tamamen uğurlayacağım bir sene bu sene. Artık bambaşka bir ben var bende benden "içeride olmayan" dışarıya çıkan, ben buradayım diyen, sağlam ve emin adımlarla gelen..

Peki eski ben nasıldı? Şimdi nasıl bir ben olacağım? 

Eski benin en önemli özelliği kurallara sadakatte bir marka olmak. Bu toplumsal kurallar olur, dini kurallar olur, okul kuralları, trafik kuralları.. Hayatını kurallar ile çerçevelemiş ve sadece "iyi" olmak için yaşayan bir ben. İyi çocuk, iyi insan, iyi vatandaş, iyi arkadaş, iyi evlat.. Herkesin parmakla gösterdiği, helal olsun dediği, mükemmel olmak için kendinden vazgeçen bir ben. 

Eski benin amacı herkesi mutlu etmek, çoğu zaman kendi mutluluğundan vazgeçerek. Ayıp, günah, yasak, haram.. Etrafını saran onlarca tabu ve sorgusuz sualsiz kabul. Elbette eski ben için bunu yapmak hiç kolay değildi. İçinde fırtınalar kopa kopa böyle olmaya çalışıyordu. Tam tersini istese bile yapamazdı, yapmadı. Başkalarının doğrusu onun doğrusuna hep baskın geldi.

Eski ben risk almaktan korkardı, garanticiydi. Bin ölçer bir biçer. Yaş tahtaya basmazdı. Hayatını beyni yönetirdi. Yüreğini sessize almış, bir kez ne istiyor diye kulak vermemişti. Duyduğu kısık sesleri daha engellemiş, dinlememişti. Oysa yeni ben korkusuz. Ona göre en fazla ne olur ki? Rezil olursun, pişman olursun, alışırsın, kabul edersin.. Yenilsen ne olur, hata yapsan ne olur? Bırak artık mükemmel olmayı. Bırak artık başkalarının doğrusu ile yaşamayı. Yanlış yapmaktan korkma!

Eski ben ağırbaşlıydı. Yürüyüşü, konuşması. Ona yaklaşmaktan korkarlardı. Bir buz dağı gibiydi. Kolay kolay gülmez. Mesafe onun adıydı. Bana yakışmaz ise soyadı. Yeni ben ise "neden yakışmasın" diyor. Denedin mi? Belki de çok güzel olacak. "Dünya bu kadar ciddiye alınacak bir yer değil" diyor ardından. Tadını çıkarmadığın her an bir pişmanlık olacak, kocaman. 

Eski ben istediğini giymez, istenileni giyer. Dikkat çekmek istemez. Yeni ben ise aksine çok renklidir. Ben buradayım bana bakın, der gibidir. Çocukken olamadığı kadar çocuktur. Bir çok ayıbın ayıp olmadığını nice günahların günah sayılmayacağını nihayet anlamıştır. Ona öğretilenle hakikat çok farklıdır. Uslu çocuk olmaktan vazgeçmiş istediği hayatı seçmiş biridir yeni ben. 

Yeni ben için imkansız diye bir şey kalmamıştır. İstemediği halde hiç bir şey yapmayacağına karar vermiş, kendi benini bulmuş bir bendir. Elbette tamamen sınırlarını yıkmamış ya da yıkmak istememektedir. Artık "yıksam kim ne der" diye düşünmez ama. İstese yapar, istemez. Ayarsızlık değildir niyeti orta yolu bulmaktır. İfrattadır zira yıllardır, en mükemmelin peşinde. Şimdi tefrit derdinde değildir elbette, takdir ve teşekkürden vazgeçmiştir sadece.

35 yaş bu anlamda "benim" için çok önemli. Eskinin namazını kılıp yeninin kınasını yakacağım bir çağ başlıyor. Heyecanlı, umutlu, korkusuz ve kolay kolay kimsenin yıkamayacağı bir ben geliyor (Allah'ın izni ile).. Daha genç, daha dinamik, daha eğlenceli, daha sevecen, daha rahat ve daha daha..

Selametle..

Yorumlar

  1. Merhaba kardeşim. Ben de bir kaç ay sonra yarılayacağım yolu inşallah. Nasıl :) 35 güzel mi? Ben de geleyim mi? Bloğunla bugün tanıştım. Yine ilahiyat okusam mı diyen 14 yıl önce hukuk bitirmiş şimdilerde çocuklu, tek ebeveyn, çalışan bir anne olarak. Sonra durup ama ben ya ayak uyduramazsam ya başım açık olduğundan ya da makyaj yaptığımdan/yapmak isteyeceğimden (belki de vazgeçerim bilemiyorum ya da bu bir kriter olmalı mı) hem kendime hem insanlara karşı yabancı kalırsam...İlahiyat nerden geldi kondu aklıma, kalbime? Senin gibi bu alan hakkında insanlara olumlu mesajlar veren insanlar çok kıymetli. Bir kaç yıl önce kamu yönetimi yüksek lisans programında yine çok değerli bir Ankara ilahiyat hocasıyla bu alana ilgi duymaya başladım. Yıllardır da aklımdan çıkmıyor. Sınava başvurdum. Çalışırsam ne güzel olur. Felsefe de aklımda ama ilahiyat hep aklımda. Hayırlısı her şeyin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba hoşgeldiniz bloğuma. 35 tam anlamı ile bir farkındalık ve dönüşüm yaşı bence. İlahiyat okumak için de en güzel zamanlardan biri. Mutlaka okuyun derim. Hukuk okumuş birinin ilahiyatta zorlanacağını düşünmüyorum. Hele de felsefe okumak istiyorsanız ilahiyat bölümü bunun için en uygun bölüm. Felsefe de bu kadar felsefe okuyamayabilirsiniz. İlahiyatı yalnızca "din öğrenimi" verilen bir okul olarak düşünmeyin. İnsanı bir çok alanda geliştiren ve değiştiren bir bölüm. Kılık kıyafet ya da yaşam tercihleriniz bu bölümü okumanıza engel değil. Zaten bu bölümü okuduktan sonra bu meselelere daha geniş bir çerçeveden bakacağınıza eminim. Hakkınızda hayırlısı olsun. :)

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim. Çok kıymetli bu paylaşım benim için. İnşallah, hepimizin hakkında hayırlısı olsun. ����

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar