İlahiyatçı Kızın İntiharı

 İlahiyat Fakültesinde okuyan çarşaflı bir kız öğrencinin intiharı üzerine..

Dünden beri keşfetime farklı bir çok kanaldan düşen bu haber üzerine konuşmam gerektiğini hissettim.

Sena (kızın adı) anladığım kadarıyla muhafazakar boşanmış bir ailenin kızı. Paylaşımlarından gördüğüm kadarıyla da anne sevgisini gerektiğinden fazla almış fakat baba sevgisinden mahrum kalmış bir kız kendisi. Bir sevgi açlığı yaşıyor. Muhafazakar bir ailede büyüdüğü için de muhtemelen haram ayıp günah üçlüsü nedeniyle üniversiteye kadar da pek bir şey yaşamamış gibi. Üniversitede hocasına aşık oluyor. Fakat hocası sanırım evli biri. Çünkü Sena durumu arkadaşlarına yasak aşk olarak anlatıyor. Bu ilahiyat hocası senaya çiçekler, oyuncak ayılar, balık filan hediye ediyor. Yani ona duygusal olarak ümit veriyor. Onunla evde, arabada buluşuyor fakat umuma açık yerlerde buluşmaktan imtina ediyor. Başlarda bu durum Senayı mutlu etse de hikayenin devamında bir gün çiçek açan ertesi gün solan birine dönüyor. 

Muhtemel ruh hali. Bu adam beni gerçekten sevmiyor yalnızca kullanıyor. Ben Müslüman bir kadınım ve büyük bir günahın içerisindeyim üstelik beni seven değil benden yalnızca faydalanan biri uğruna.. İstesem de ondan kurtulamıyorum ve acı çekiyorum..

Sena intihar etmeden önce instagram profilini itinayla düzenliyor. Bütün fotoğraflarının birini renkli diğerini siyah beyaz paylaşıyor. Ara sıra içindeki çocuğa sarıldığından bahsediyor. Çünkü ne kadar acı çekse de içinde hala yaşama sevinci duyan bir çocuk var. Ümit etmek istiyor. Bir gün ben de sevineceğim diyor kendi kendine. Vefatından hemen önce bio'suna "bir ölünün hatıra defteri" gibi bir şey yazıyor. Öne çıkan hikayelerini de o kadar muntazam düzenliyor ki dikkatle bakanlar onun bu süreçte neler yaşadığını okuyabilir.

Sena' nın yalnız olmadığına adım gibi eminim. Evli olduğu halde ilahiyat fakültesinde hocasına aşık olan arkadaşım dahi var çünkü çevremde. "İslami baskı" ile yetiştirilmiş kız çocukları, kadınlar evlerinden çıkınca sudan çıkmış balığa dönüyorlar çünkü. Küçücük sevgi sözleri onlarda büyük fırtınalar koparıyor. O kadar yaşanmamışlık var ki inanmak istiyorlar. Her şeyin farkındalar fakat akıllarını beslemekten yorgunlar, kalpleri aç. Kalplerini doyurmak istiyorlar. Bunu nasıl daha sağlıklı yapacaklarını da bilmiyorlar. Doğru düzgün bir ortamları da yok. Genel olarak haremlik selamlık büyüdüklerinden ilk eli yüzü düzgün adama vuruluyorlar. Aslında onları intiharın eşiğine kadar getiren şey "x kişisi" değil. Durumun Ahmet'le Mehmet'le hiç alakası yok. Onlar sevilmek istiyor, sevmek istiyor. Buradaki başarısızlık ve eksiklik kalplerine ağır geliyor.

Sena neden intihar etti anlıyorum. Aklınca o "X kişisini" cezalandırmak istedi. Çünkü ona göre o ölse Sena yaşayamazdı. Ama o kişi yaşayacak. Umurunda bile olmayacak. Manyak bir kadına çattım diye düşünecek. Ben bir şey yapmadım o kendi kendine gelin güvey oldu diyecek. Psikolojisi bozuktu diye ekleyecek. Sena öldüğü ile kalacak. Ah Sena diyorum keşke tanışsaydık.

Benim için de hayat seninki kadar anlamsız aslında. Sevilmeye layık değil miyim diye düşünüyorum mütemadiyen. Neden kimse beni sevmiyor diyorum. Hani şu meşhur dizi de diyor ya "sen çirkin değilsin Onlar kalpsiz" diye. Bilmiyorum. Bu işin güzellikle çirkinlikle alakalı olduğunu da düşünmüyorum. Sırrını çözemediğim bir mesele bu. Belki erkekleri tanımadığımızdan, belki de onlar gerçekten kimseyi sevmiyorlardır. Biz öyle zannediyoruzdur. 

Sena keşke seninle tanışmış olsaydım. Ölmek istiyorsan yine öl derdim ama onun için değil kendin için öl. Kendin için yaşa derdim. İnsan bir kere sevmiyor yine seversin derdim, yine üzülürsün, yine kızarsın, yine bir yanın çiçek açar bir yanın yaprak döker. Hayat böyle bir yer derdim. Belki de gerçekten bir umut vardır Sena. Sabret derdim. İyilere denk gelesin diye dua ederdim. 

Ah Sena, keşke seninle tanışmış olsaydım. Bu kadar güzel hikaye yazabiliyorken neden tek hikaye ile aramızdan ayrılmayı seçiyorsun diye sana kızardım. Sevmenin kendisi değerli, gerisini siktir et derdim. Seni yanaklarından öperdim. 

Sena keşke bu kadar acele etmeseydin..